Pazar, Ekim 28, 2007

Her Taşın Altında Yahudiler

Yahudiler iyilik gördükleri ülkelere ve özellikle İslâm’a gün gelip ihanet etmekte bir beis görmemişlerdir:

“İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima hainlik görürsün!” (Mâide: 13)

“Sen kendileriyle andlaşma yaptığın halde, onlar her defasında hiç çekinmeden andlaşmalarını bozarlar.” (Enfâl: 56)

Asr-ı saadette Arabistan yarımadasındaki Arap kavimlerini kışkırtarak müslümanlara karşı ortak bir hareket tertip edilmesinden haçlı seferlerinin arkasındaki finans desteğine kadar birçok olayda bu ihanet ve fesatın izleri vardır.

Avrupa reformistlerinin birçoğu, materyalistlerin dört elle sarıldığı Evrim teorisinin atası Darwin, Rus sosyalist ve devrimcilerinin tamamına yakını, faşizm ideologlarından bir kısmı, insanlara hayvan ahlakını tavsiye eden sosyolog(!)ların mühim bir kısmı yine yahudidir.

Yahudilerin bu tahribatları yanında ülkeleri ve devletleri sinsice kontrol etmeye dönük faaliyetleri de tarih boyu devam etmiştir. Özellikle Avrupa’da “Saray Yahudileri” denilen sınıflar oluşmuş, birçok yahudi de din değiştirerek gizlice gayesine devam etmiştir. Şu hakikat iyice ortaya çıkmıştır ki din değiştiren yahudilerden büyük kısmı siyaset ve dünya menfaati gayesi güderek böyle bir yol izlemiş, gizlice kendi dinini yaşamaya devam etmiştir. Nitekim bu din değiştirenlerin büyük kısmı İsrail’de yahudi muamelesi görürler.

Ortaçağ’da memuriyet işlerinde ve sarayda etkinlik kurmaya çalışan yahudiler 1700’lü yıllarda faaliyetleri artan gizli cemiyetler ve mason teşkilatları vasıtası ile yahudi olmayanları da kendi gayeleri doğrultusunda kullanmaya başlamışlardır. Sermayenin çok büyüdüğü ve şirketleşmenin yayıldığı son devirlerde -özellikle sanayi devriminden sonra- para ve sermaye üzerindeki kontrollerini artırmaya önem vermişlerdir. Bu şekilde ortaya çıkan tiröstler (küresel ekonomide tekel haline gelen şirketler) vasıtası ile dünya siyaseti üzerinde söz sahibi olur hale gelmişlerdir. BM, NATO, AB gibi birçok uluslararası kuruluşun temelini kendi çıkarları doğrultusunda inşa etmeye çalışmışlar, ancak gün gelip işlerine yaramaz hale gelince yıkmak için gerekeni yapmaktan da kaçınmamışlardır.

Özellikle son yüzyıllarda cereyan eden siyasî hadiselerde yahudi rolünü şöyle özetlemek mümkündür: Yap-Boz...

Bu “Yap-Boz”un sebebi yahudi siyasetinin yıllar içinde değişmesidir.

19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki yahudi siyaseti Filistin topraklarına mümkün olduğunca çok yahudiyi yerleştirmekti. Bu gaye önünde engel kim varsa yıkılması gerekiyordu. (Osmanlı ve 2. Abdülhamit gibi). Birinci Dünya Savaşı bu süreci hızlandırdı. Osmanlı Devleti yıkıldı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda bu siyasi hedef özellikle İngiltere’nin yardımı ile amacına ulaşmıştı.

Sırada yahudi devletinin kurulması vardı. 2. Dünya Savaşı akabinde bu siyasi gaye de gerçekleşti. Sonraki soğuk savaş yılları İsrail varlığının pekiştirilmesine hizmet eden yıllar oldu.

Sırada Vadedilmiş Topraklar ve Dünya Krallığı var. Bu sefer siyasi hedef büyük. Hadiseler de buna göre büyük planlanıyor. Irak’ta ateş başladı. Çok daha büyüklerini bekleyin. Bu yıkıcı nükleer silahlar patlayacak. 3. Dünya Savaşı ve çok büyük afatlar ile dünya dümdüz olacak. Kıyamet Alametlerini haber veren Hadis-i şerif’lere baktığımızda bunları görüyoruz.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyuruyor:

“Hiçbir memleket hariç olmamak üzere, biz onu kıyamet gününden önce ya helâk ederiz veya onu şiddetli bir azapla cezalandırırız. Bu, Kitap’ta (Levh-i mahfuz’da) yazılıdır.” (İsra: 58)

Binaenaleyh bunların hepsi Hazret-i Allah’ın takdiri ile oluyor.

Grace Hallsell isimli Amerikalı yazar “Tanrıyı Kıyamete Zorlamak” ismini koyduğu kitabında bu sapkın düşüncelere ait onlarca örnek veriyor:

“Amerika’da yeni bir dini mezhep var. ‘Çılgınlar’ denen kişilerden değil, yerleşik, orta ile orta-üstü sınıfa mensup Amerikalılardan oluşuyor. ...Tek bir hedefleri var: Kendilerini zahmetsizce, Armagedon savaşını ve Dünya Gezegeninin yok oluşunu izleyecekleri yere, yani semaya yükseltmesi için Tanrı’nın elini çabuk tutmasını sağlamak. ...Bugün Hıristiyanlık içinde en hızlı gelişen dini hareket budur.“ (Dale Crowley Jr., dini yayıncı. Washington D.C.)

“1948’de İsrail’in kurulması, ‘Yahudilerin yüzyıllar önce sürgün edildikleri yerden sonunda İncil’de sözü geçen yere tekrar döndüğü’ anlamına gelmektedir... İsrail devletinin kurulması İncil kehanetinin gerçekleşmesidir, yahud özü bu olaydır.” (Eski ABD Başkanı Jimmy Carter)

“Aşikar ki, Eski Ahit’teki eski peygamberlerinize ve Armagedon’la ilgili önceden haber verilmiş alametlere geri dönüp baktığımızda, acaba olacakları görecek nesil biz miyiz diye merak ediyorum... İnanın bana, (bu kehanetler) açık bir şekilde yaşamakta olduğumuz şu günleri tasvir ediyor.” (Başkan Reagan, 1983’te Amerika-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi’nden Tom Dine ile yaptığı bir söyleşiden)

“Türbülasyon, Holokost’tan daha yıkıcı bir musibet olacak... Tanrı’nın inkarcı bir dünyadan aldığı öç olacak bu Türbülasyon İsrail uğruna olacak.” (McLean papazı, Verginia, Kitab-ı Mukaddes Kilisesi)

“Felaket esnasında bir nükleer savaşın olacağını Kitab-ı Mukaddes bize gayet açık bir şekilde haber vermektedir. İnsanlığın 1/3’ü ateş, duman ve kükürtten dolayı yok olacak. ...Kim? İsrail’e karşı yürüyen Kuzey ordusu -Rus ordusu-. ...O yüzden, Eski ve Yeni Ahit bir nükleer soykırımın olacağı görüşünde birleşirler.” (Jack Van Impe, Evanjelist TV Vaizi)

“2000 yıldan fazla bir süredir, Kudüs’ün ilk defa Yahudilerin eline geçmesi, İncil şakirtlerine bir sevinç veriyor ve İncil’in doğruluğu ve geçerliliğine olan inançlarını tazeliyor.” (L. Nelson Bell İsrail’in Kudüs’ü ele geçirmesi üzerine bunları söyledi. 1967, editör, Günümüzde Hıristiyanlık, )

Yahudilerin tarih boyunca müslümanlar üzerindeki entrikaları hiç bitmemiştir.

Ülkemiz üzerinde de bu böyledir. Bugün Irak Kürtlerine sinsice destek veriyorlar. Yarın yahudi aleni olarak karşımıza dikildiğinde kimse şaşırmasın.

Hakk Celle ve Alâ Hazretleri muhtelif aralıklarla bu isyankâr millete azapların en kötüsünü tattıracak kimseler göndereceğini beyan buyurmaktadır:

“Rabbin yeminle şunu bildirdi:

Elbette tâ kıyamet gününe kadar onlara azabın en kötüsünü yapacak kimseler gönderecektir.” (A’raf: 167)

Bu Âyet-i kerime’den; yahudilerin kıyamete kadar tarih sahnesinden silinmeyeceğine, zaman zaman aynı azgınlıklarını devam ettireceklerine, bu yüzden de sık sık azaba uğratılacaklarına işaret vardır.

Hepsi Hazret-i Allah’ın ruhsat vermesi ile oluyor. Bugün müslümanlar isyan ve günahının cezasını çekiyor. Hiç şüphe olmasın bu devreden sonra da bunlar isyan ve azgınlıklarının cezasını daha dünyada iken çekecekler. Böylece dünyanın son devresi tamamlanmış; her şey yaşanmış ve bitmiş olacak.

Salı, Temmuz 04, 2006

Peygamberlerine İftiralar Attılar:

Yahudiler Tevrat’taki tahribatları sayesinde birçok Peygamber Aleyhimüsselam Efendilerimize iftirada bulunmuşlardır.

Bu ifadeler bugünkü muharref Tevrat’ta geçmektedir. Bu hakaret ve iftiraları İslam tamamıyla reddetmektedir. Çünkü Peygamber Aleyhimüsselam Efendilerimiz seçilmiş, muhafaza edilmişlerdir. Her hususta doğru sözlüdürler. Asla yalan söylemezler. Her türlü itimada haiz olup istikametten ayrılmazlar. Masumdurlar, günah işlemezler. Son derece iffet ve ismet sahibidirler. İnsanların en zekisi ve en akıllılarıdırlar. Kuvvetli bir iradeye sahiptirler. Allah’tan aldıkları emir ve nehiyleri insanlara bildirirler.

Ayeti kerimede:

“Onları emrimizle doğru yolu gösterecek rehberler kıldık.” buyuruluyor. (Enbiya: 73)

Onlar en yüksek ahlaka ve vasıflara sahiptirler.

“O peygamberler Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. O halde sen de onların gittiği doğru yolu tutup onlara uy, o yoldan yürü.” (En’am: 90)

Kuranı kerimde bu ifadeler varken, muharref Tevrattaki iftiralardan bazı misaller arzedelim:

Nuh Aleyhisselama iftira:

“Şarap içip sarhoş oldu, çadırın içinde çırılçıplak uzandı.” (Tekvin: 9/21)

İbrahim Aleyhisselama iftira:

“Karısının hatırı için Firavun Avram’a (İbrahim’e) iyi davrandı.” (Tekvin: 12/16)

“Niçin Saray (Sara) kızkardeşimdir diyerek karınla evlenmeme izin verdin, al karını git.” (Tekvin: 12/19)

Muharref Tevrat’ta Hazreti Lut Aleyhisselam hakkındaki ahlaksız iftira:

“O gece babalarına şarap içirdiler, büyük kız gidip babası ile yattı. Ancak Lut yatıp kalktığının farkında değildi.” (Tekvin: 19/33)

“Böylece Lut’un iki kızı da öz babalarından hamile kaldılar.” (Tekvin: 19/36)

Yakub Aleyhisselama iftira:

“Ruben babasının cariyesi Bilha’yla yattı.” (Tekvin: 35/22)

Harun Aleyhisselama iftira:

“Harun altınları topladı. Oymacı aleti ile buzağı biçiminde dökme bir put yaptı.” (Çıkış: 32/4)

Davud Aleyhisselama iftira:

“Bir akşam üstü Davut yatağından kalktı, sarayın da**na çıkıp gezinmeye başladı. Damdan yıkanan bir kadın gördü. Kadın çok güzeldi.” (II. Samuel: 11/2)

“Davut kadını getirmeleri için ulaklar gönderdi. Kadın Davutun yanına geldi. Davut aybaşı kirliliğinden yeni arınmış olan kadınla yattı.” (II. Samuel: 11/4)

Süleyman Aleyhisselama iftira:

“Süleyman yaşlandıkça karıları ona başka ilahların ardınca yürümek üzere saptırdılar. Sayda’lıların tanrıçası Aşturet’e Ammonluların iğrenç ilahı Molek’e taptı.” (I. Krallar 11/4-5)

Ve buna benzer birçok ifade muharref Tevrat’ta mevcuttur.

Tevrat’ta bile bu akla-hayale gelmeyecek çarpıtmaları yapan yahudiler Talmut ismindeki dini kaynaklarında çok daha ağır ahlaksızlıkları, hırsızlıkları meşru görmüşlerdir. Bu eserlerde ensest ilişkiler teşvik edilmekte, yahudilerin üstün bir ırk olduğu anlatılmakta, insanları sömürmek ve gizli yollarla mallarını gasbetmek için yahudilerin izleyeceği yollar anlatılmaktadır.

Allah’ın bu sevgili kullarına isnat edilmek istenen çirkin iftiralar, ancak hak vasfını kaybetmiş bir kitapta bulunabilir.

Halbuki Tevratın Tesniye-5. bölümündeki 10 emirden bazıları şunlardır:

“Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın.” (Tesniye: 5/9)

“Zina Etmeyeceksin.” (Tesniye: 5/17)

“Komşunun karısına kötü gözle bakmayacaksın.” (Tesniye: 5/21)

Kendi kitaplarındaki İlahi hüküm ve emir böyledir. Yahudiler ise bu yasakları kendi peygamberleri işlemiş gibi Tevrat’a yaptıkları ilave ve iftiralarla Hazret-i Allah’ın hükmünü geçersiz kılmaya çalışmışlardır. Kutsal kitabında Peygamberleri günah işleyen bir dinin bozulmadığını kim iddia edebilir? Böyle bir dinin mensubu günah işlemekten niye sakınır?

Nitekim yahudiler:

“‘Sayılı birkaç gün dışında cehennem ateşi bize dokunmaz.’ derler.” (Bakara: 80 - Ali imran: 24)

“‘Biz nasıl olsa bağışlanacağız.’ diyorlar.” (A’raf: 169)

Allahu Tealanın emrini, hükmünü inkar ediyorlar. Peygamberin hükmünü de inkar ediyorlar. Bütün gayri meşru işleri helal görüyorlar. Bunun için zaten kafir olmuşlardır.

Halbuki Allahu Teala bütün gönderdiği Peygamberleri hakkında:

“Hepsi de salihlerdendi.” buyuruyor. (En’am: 85)

Üzerinde böyle değişiklikler yapılan, içinde tenakuzlar, çelişkiler bulunan, akıldışı ve ürkütücü bilgileri ihtiva eden ve Allah elçilerine yakışıksız iftiralardan çekinmeyen bir kitap, insan dimağını tatmin edemez. Hiç şüphe yok ki Tevrat da, Zebur gibi, Allah’tan gelen ilahi bir kitaptı. Allah’ın peygamberi tarafından tebliğ edilmişti. Fakat başlangıçtaki mahiyetini kaybetmiştir. Tahrif edilmiş ve tanınmayacak kadar değişmiştir. Bu hale gelen bir kitaba Allah kelamı nazarı ile bakmak mümkün değildir. Çünkü o, insan müdahelesinden ve tahriften kurtulamamıştır.

İsrailoğullarının Filistin’in dışında çeşitli kavimlerle temasta bulunmaları neticesinde dini telakkilerinde büyük değişiklikler olmuş ve bu yüzden birçok mezhepler meydana çıkmıştır. Yahudilikte sayısız mezhep vardır. Bunların en önemlileri şunlardır: Sadakiler, Fariziler, Esseniler, Terapötler, Talmudcular ve Karailer.

Pazar, Nisan 23, 2006

Blogger: Create your Blog Now -- FREE

[Enter your comment here]

Read more at www.blogger.com/start

Muharref Tevratta Aile kavramı; (Yahudi Ahlaksızlığı)

" Ve büyük kızı küçüğüne dedi:babamız kocamıştır ve bütün dünyanın yoluna göre yanımıza girmek için memlekette erkek yoktur;gel,babamıza şarap içirelim ve babamızdan zürriyeti yaşatmak için onunla yatarız.Ve ogeceden babalarına şarap içirdiler ve büyük kız girip babası ile yattı, ve onun yatmasını ve kalkmasını bilmedi.Ve vaki olduki, ertesi gün büyük kız küçüğüne dedi: İşte dün gece babamla yattım; bu gece de ona şarap içirelim ve babamızdan zürriyet yaşatmak için gir,onunla yat.ve o gecede dahi babalarına şarap içirdiler ve küçük kız kalkıp onunla yattı, iki kız böylece babalarından gebe kaldılar.(Tekvin bab:1/30-38)

"Ve tamar yapmış olduğu pideleri alıp odaya, kardeşi Amnon'a getirdi ve onları yesin diye yanına getirince onu tuttu ve ona dedi: Gel benimle yat kız kardeşim. Ve ondan daha kuvvetli olduğundan onu alçalttı ve onunla yattı."(II SAMUEL BAB 13/12)

"fahişelik etikleri zaman kızlarınızı, zina ettikleri zaman gelinlerinizi cezalandırmayacağım"(Hoşea bab 4/14)

"...akşamlayın kızı Liayı alıp ona götürdü ve onun yanına girdi."(Tekvin BAB 29)

"...Gel sabaha kadar aşkla mesut olalım;sevgiden zevk alalım.Çünkü kocam evde değil;uzak yola gitti."(Süleymanın meselleri Bab 7/18)



Muharref Tevrat’ta Kin, Vahşet ve Katliam İfadeleri:

“Sen benim topuzum, cenk silahımsın, seninle milletleri kıracağım, ülkeleri helak edeceğim... ve seninle erkeği ve kadını kıracağım, ve seninle kocamış adamı ve genci kıracağım; ve seninle genç adamı ve ere varmamış kızı kıracağım; ve seninle çobanı ve sürüsünü kıracağım; ve seninle çiftçiyi ve çiftini kıracağım; ve seninle Valiyi ve kaymakamı kıracağım.” (Yeremya 51/20-23)

“İşte Rab’bin acımasız günü geliyor.” (İşaya: 13/9)

“Yakalananın bedeni delik deşik edilecek.

Ele geçen kılıçtan geçirilecek.

Yavruları gözleri önünde parçalanacak,

Evleri yağmalanacak,

Kadınlarının ırzına geçilecek.” (İşaya: 15-16)

“Hem yiğidi, hem kızı.

Emzikteki çocukla, ak saçlı adamı,

Dışarıdan kılıç, Ve içeriden dehşet telef edecek.

Hasımlarından öç alacağım, Ve benden nefret edenlere ödeyeceğim.” (Tesniye, 32/25)

“Onları tamamen yok edeceksin, onlarla ahdetmeyeceksin, onlara acımayacaksın.” (Tesniye: 7/1-3)

“Ve yayları gençleri yere çalacak ve rahmin semeresine acımayacaklar, gözleri çocukları esirgemeyecek.” (İşaya: 13/15-18)

“Mülklerini alacağımız milletlerin yüksek dağlar üzerinde, ve tepeler üzerinde, ve her yeşil ağaç altında ilahlarına ibadet ettikleri bütün yerleri mutlaka harap edeceksiniz.” (Tesniye: 11/23-25)